Eski bilim-kurgu yazarları ile yeni yazarları birbirinden ayıran önemli bir durum var. Eski yazarlar bir ışın tabancasını hayal eder ve anlatırlardı. Bizde bunu zihnimizde canlandırırdık. Ama teknoloji, efektler ve sinema hayal gücümüzü elimizden alıp bize görsel imgeler sağladı. Yeni yazarlar film senaryosu yazar gibi ilerliyorlar. Okucunun ve yazarların aklında ışın tabancası imgesi var zaten. Onlar yazarlarken film kafalarının içlerinde oynuyor. Biz okurken de aynı hissi yaşıyoruz. Özetle daha görsel yazıyorlar :) Bu serinin ilk kitabı "Yaşlı Adamın Savaşı"nı okuduğumda yazım dili ve tarz olarak farklı bir yerde durduğunu anlatmıştım. İkinci kitap aynı şekilde rahat, argo ve sade replikler sunuyor. Hikayemiz kitabın adından anlaşılacağı gibi ilk kitapta tanıştığımız hayalet tugay etrafında geçiyor. Geçen kitaptan tanıdık isimler olsa da yeni kahramanlarımız ve yeni bir hikayemiz var. Çok hızlıca okuyup bitirsemde beni pek sardığını söyleyemeyeceğim. Açıkçası bu seriyi ...